ESRİK BİR YILBAŞI YAZISI
Bu yazı yılbaşı sabahı yayınlanacak
Kim okuyacak, kim duyacak, bilmiyorum.
Bu kez bir başka biçem tutturmaya çalışacağım, kolay okunsun diye.
*
Cumartesi bizim gazetenin dokuzuncu yıl kokteyli vardı.
Üçüncü bölgenin iki vekili, belediye başkanları, başkan adayları ya da aday adayları, siyasal partilerin ilçe başkanları katılanların çoğunluğuydu.
Gerçek’in imtiyaz sahibi ve başyazarı Ali Tarakçı doğal olarak açılış sonrası hep mikrofondaydı. Konukları çağırdı, plaket verdi.
Bu kez çuvaldızı ona batırarak başlayacağım.
Konuşmalarının birden fazla yerinde “milli irade” vurgusu göze –ya da kulağa- çarpacak kadar fazlaydı.
“Ulusal istenç” ya da daha doğru kavramsal karşılığıyla “toplumsal istenç” olan bu kavram bugünlerde siyaset dilinde başka anlamlara gelmiyor mu?
Elbette, ülkenin yönetilmesinde toplumsal istencin birincil olması demokrasinin en temel şekilsel kuralıdır.
Özellikle askersel darbelerden çok çekmiş bizler için de önem taşır toplumsal istenç.
Toplumsal istenç, kökü bozuk ve adaletsiz seçim sisteminin oluşturduğu temsil sisteminin getirdiği iktidarların antidemokratik ve hukuksuz uygulamalarının örtüsü müdür?
İktidarı elinde tutanlar, isterse en demokratik seçim sistemiyle gelmiş olsunlar; hukuku ve insan haklarını hiçe sayıyorlarsa “toplumsal istenç” diyerek susmak mı gerekiyor?
Gösteri hakkı kullanılamıyor; copla, kimyasal karışımlı suyla, mermiyle engelleniyorsa, bu toplumsal istenç midir?
Sevgili Ali Tarakçı’nın bugüne dek demokrasiden yana olan tavrını bilmesem, bu konuşmasının çok daha değişik anlardım.
Bu “toplumsal istenç” vurgusunun karşıladığı olgu; askersel darbe ise, sonuna kadar yanındayım ama içinde bulunduğumuz ortamda yolsuzluk ve hukuksuzluğun maskelenmesi için kullanılan bu kavramı kullanmasını hoş karşılayamadım.
*
Esenyurt Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü D-100 (E-5) karayolunun Metrobüsün Beylikdüzü Belediyesi durağının Esenyurt tarafında bir yürüyüş ve park düzenlemesi yapıyor.
Elbette başkan çizmiyor düzenleme planlarını.
Belediye bünyesinde mi, dışarıda mı çizdirildi bilmiyorum. Konu kamunun ya da özelin çiziyor olması da değil zaten.
Yapılan çalışmanın kâğıt üzerinde yapılmış ve insan yaşamını kolaylaştırıcı değil zorlaştırıcı olduğunu görmek için uzman olmaya gerek yok.
Metrobüse giden ya da metrobüsten inen insanların oldukça büyük bölümü sekizinci caddeyi kullanıyor.
Yapılan çalışmada ulaşım amaçlı yürüme yolları dikey olarak birbirine bağlanmış.
Sabah saat altıda evinden çıkıp işe giden insanları dolandırarak götürmeye zorlamak hangi aklı evvel peyzajcının işi.
Sportif amaçlı yürüyüş yolunda insanları dolandırabilirsiniz ama ulaşım amaçlı yürüme yolunda bunu yaptığınızda sizi çok anarlar.
Böyle bir yer planlamadan önce bir süre ham olarak bırakılır.
Bakılır, insanlar nerelerden yürümüş, yol oralara alınır. Düzenleme ona göre yapılır.
Haaa, siz “onu da bir sonraki düzenlemede yaparız, zaten işimiz yap-boz derseniz” benin bir diyeceğim olmaz ama insanlar sizi sülalenizle birlikte anmaya başlar.
*
İyi yıllar. |