kaTIR YASAK, TIR SERBEST
Bu yazının konusunu Pazar gününden planlamaya başlamıştım. Konu başlığım ”özgür akıl “ olacaktı ve ben özgür aklın bilimsel gelişmeleri nerelere taşıdığından/taşıyacağından söz edecektim. Bu garip ülkemin her an değişen gündemi konuyu bir başka yazıya bıraktırdı.
Roboski’yi biliyorsunuz. Hani uçakların, katırlarla akaryakıt taşıyan 34 Kürt köylüsünü bombalayarak öldürdüğü, failinin bulunamadığı, askeri savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdiği olayı.
Yani: Katırlarla kaçakçılık yasaktır ve cezası yargısız infazla öldürülme bile olabilir.
Yetmiyor, bu köylüler üzerinde çeşitli baskılar uygulanıyor. Bu da yetmiyor; sınır ticaretini yasallaştırmak varken şafak baskınıyla tüm köy didik didik aranıyor, gözaltılar yapılıyor.
Şimdi gelelim bir başka kaçakçılık işine.
Ülkenin güneyinde her biri yüzlerce katırın yükünden fazla yük taşıyan, üstelik iddialara göre içlerinde silah ve mühimmatı olan tırlar cirit atıyor. Yine iddialara göre bu tırlar silahları Suriye’deki El kaide militanlarına götürüyor.
Tırlarda ne taşındığını bilemem ama varsayalım ki silah var.
Silahların kime gittiğinin önemi var elbette ama bizim değinmek istediğimiz orası değil. Bu silah sevkiyatının devletin bazı organlarınca gizli yapılması. Daha açık bir söyleyişle MİT tarafından yapılması. Üstelik bu sevkiyatı devletin legal ve yasal kurumlarının soruşturamaması. Ne güvenlik güçleri ne de yargı mekanizması bu tırları soruşturma hakkını kullanamıyor.
Türkçesi; kaTIRlarla sınır ticareti yasak, TIRlarla gizli silah kaçırmak serbest.
Hatta birileri çıkıp da açıktan açığa “size ne bu tırlarda ne olduğundan” diyebiliyor.
Olabilir mi? Devlet organlarında bulunanlar bu kadar patavatsızca meydan okuyabilirler mi? Hangi demokrasinin de’sinin bulunduğu ülkede görülebilir bu durum?
Bu hükümet gizli işleri pek seviyor. İran’la gizli ticaret yapıp, uçaklarla gizli altın sevkiyatı yani bir diğer değişle kaçakçılık yapanların önü açık.
Ayakkabı kutularında saklanan menşei ve amacı gizli paraları soruşturanlara gözdağı ve sürgün.
Örtülü ödenekten; yani nereye harcandığı ya da kime verildiği bile sorulamayan gizli hesaptan sekiz ayda eritilen paranın miktarı 873,6 milyon lira.
Hükümetin hep var olduğu söylenen gizli gündeminin –eğer varsa- içeriği elbet bir gün ortaya çıkacaktır.
Sanıyorum ki birçok gizlenen durum ve olay var ama adı üstünde bunlar “GİZLİ”, nasıl bilebiliriz ki?
Sonuçta size bir gizli sırrımı vereyim mi? Kimseler duymasın ama ben bu kadar gizli iş çeviren ve de katırla yapılanı yasaklayıp, tırla yapılan kaçakçılığı serbest kılan hükümete güvenmiyorum.
NOT: Bazıları tarafsız olmadığımı söylüyorlar. Haklılar, ben hiçbir zaman tarafsız olmadım, olmayacağım.