ayhan altay

  HAŞMETLÛ NE EYLERSE GÜZEL EYLER

Nedendir bilinmez ama sıkışan egemenin ilk başvurusu “milli” kavramına sığınmasıdır. Egemenin yaptıkları milli, karşı çıkanlar ise milli değerlere düşman “vatan haini”.

Adolf Hitler’in de oldukça sık başvurduğu –demek ki toplumda bir karşılığı var- bu saçmalığa başbakan Erdoğan’ın da sıkı sıkı sarıldığını görüyoruz.

Başbakanın tek ve seçeneksiz olduğuna inanmayan, onun engin sosyoloji, tıp, hukuk, ekonomi, mühendislik ve diğer dallardaki ulaşılmaz yüksekliğini anlamayanların tümü gayri millilikten vatan hainliğine uzanan bir çizgidedir. Bu muazzam zekâ ve ölçüsüz beceri sahibi insanın, ülkemiz için nasıl bir nimet olduğunu anlamayanlar ise sapkın ve geri zekâlıdır.

Şimdi bu kudretli ve de haşmetlû kişimiz, ülkenin padişahı olmayı hak ettiğine çoktaaan inanmış olduğundan ve de dahi bunu hak etmiş olmasından, tek yetkili başkan –siz padişah anlayın- olma sevdasında. Doğrusu bana sorarsanız ruhsal dengesi pek de iyi değil gibi.
Haşmetlû kişimiz, o ulu düşüncelerine katılmayan herkesi düşman görüyor. Düşman görmenin gereği olarak da ezip geçmeyi hak buluyor.

Hikmetinden sual olunmaz Haşmetlû kişimiz akıl almaz, izan tanımaz yasaklarla ülkeyi düşürdüğü çukuru gören gözleri ve düşünen beyinleri sorguluyor. En son Anayasa Mahkemesinin evrensel özgürlükleri göz önüne alarak aldığı kararlara karşı bir kampanya başlattı. Avanesi ile birlikte bu yargıçları topa tutuyor. Bakanları, yardımcıları, yardakçıları, şakşakçıları, beslemeleri ve besmelesizleriyle saldırıyor ulu hakan.

     *          *          *

-Erdoğan cumhurbaşkanı seçilir mi?
-Olabilir. Şu an en yakın görünen o.
-Peki, cumhurbaşkanı olduğunda eline ve diline sahip olabilir mi?
-Hiç sanmıyorum. Zaten o da bunu bildiği için tüm yetkileri elinde tutan bir cumhurbaşkanı olmak istiyor.
-Bunu başarabilir mi?
-Hiç sanmıyorum.

     *          *          *

Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması engellenebilir mi? Bu olasılık çok az da olsa var tabi. Bu ancak tüm muhalefetin, halkın da onayını alabilecek ortak bir adayda buluşabilmesiyle olası.

Ortada dolaşan adların bazıları çok absürt. Örneğin İlker Başbuğ, örneğin Uğur Dündar.

Öncelikle bilinmesi gereken nokta, bu halk hiçbir zaman askerleri ve askercileri oylarıyla desteklememiştir.

1960, 1971. 1980, 1997 askeri müdahalelerinden sonra yapılan seçimlerin tümünde askerlere karşı çıkabilen ya da askerlerin mağdur ettikleri seçimlerin galibi olmuştur.

İkincil olarak Erdoğan’ın karşısına çıkacak aday Kürt oylarını da almak zorundadır. Hem MHP’nin, hem de Kürtlerin desteğini alacak ortak aday bulabilmenin ne kadar zor olduğu da ortadadır.

Bu kez de CHE’nin bir sözüyle bitirelim:
“Gerçekçi ol, imkânsızı iste.”