ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

       

        

 

 

 CHP’NİN YOBAZLARI

Cumhuriyet Halk Partisi’nin her seçim sonrası karışması adeta bir gelenek. Sağlıklı bir değerlendirme yapmak yerine suçlamalar, iç egemenlik için fırtınalar koparmak bu partinin geleneği oldu.

CHP 1980’den sonra yönünü bulamamış, Son on yılda da AKP fırtınasının oluşturduğu dev dalgaların denizinde çalkalanmasını sürdürmekteydi. Oysa önceki döneminde ne kadar da rahattı gemidekiler. Denize açılmak yerine ıssız bir koya demir atmış, içerisindekiler de tarihte kalmış masallarla birbirlerini uykuya yatırmışlardı.

Dönem değişti. CHP gemisini yüzdürmek isteyenler oluştu. Oluştu oluşmasına da bu o kadar kolay olmayacaktı. Gemi mürettebatı deniz yolculuğunu çoktan unutmuştu. Yeni gelenlerin de deneyimi yoktu. Gemi zorla paslı zincirlerini topladı. Yalpalaya yalpalaya hareket etti ama ne pusulası çalışıyordu ne de navigasyonu. Nereye, nasıl gideceği belirlenmemiş gemiye yolcular fazla itibar etmiyordu.

Geminin eski yobaz mürettebatı ise pusudaydı. Geminin hareket etmiş olmasını bile içlerine sindiremiyor, yeniden kaptan köprüsünde uyumak istiyorlardı. Daha kendine rota çizemeden “girilen yarışın kaybedildiğini” bağırarak dümeni ele geçirme girişimini başlattılar.

 

Sözlükler “yobaz” sözcüğünü dinsel bağnazlık dışında, bir düşünceye saplantısal bağlılık olarak tanımlıyor. CHP’nin çağa ayak uydurmasının önündeki en büyük engel; kendilerine “ulusalcılar” adını veren yobazlar. “Değişmeyen tek şeyin değişim” olduğunu kavrayamadılar. Tek parti döneminin “asr-ı saadet”ine âşık olmuş, dünü bugüne taşımak yerine bugünü dünde yaşamayı seçtiler.

CHP,  kendini güncelleyemediği sürece giderek daha da gericileşir. CHP, yaşlı insanlara benziyor. Yaşlıların, gençlik anılarıyla avundukları, yeniden o günlere dönme özlemini duydukları gibi CHP’nin yobazları da artık geride kalmış ve asla gelmeyecek olan günlerin özlemleriyle yaşarlar.

CHP’nin sosyal demokrat bir çizgide gelişebilmesi biraz da kendi soluna bağlıdır. Toplumlar, çok dara düşmedikleri sürece devrimlere sıcak bakmazlar. Eğer Türkiye sosyalist hareketi kendini yenileyip yeniden ideolojik üstünlüğü ele geçirebilirse –ki bu kaçınılmazdır- sosyal demokrasi de onunla birlikte büyür.
Toplumun büyük çoğunluğu artık şehirlerde yaşamaktadır. Köylü toplumunda değişim çok zordur ama kentli toplumda değişim bir ana kuraldır. Günümüzde köylü kültürünü yitirmemiş kentte yaşayan insanların ikinci kuşakları kent kültürünü ister istemez özümseyeceklerdir. Bu durum da kültürel ve siyasal değişimi gerçekleştirecektir. İşte solun ideolojik egemenliğinin oluşma gerekçesi bu temelden kaynaklanacaktır.

Gezi başkaldırısı bu ülkenin geleceği için somut bir umuttur. İnsanlar kentlileştikçe özgürleşecek, özgürleştikçe toplumsal yaşamlarını kısıtlayan zincirlerden kurtulmanın savaşımını daha da güçlü olarak vereceklerdir.  Bu da sonuç alıcı olacak; yeni, yepyeni bir yaşamı örgütleyecektir. Bu yaşamda düne ait değerlere yer olmayacaktır. Kalıcı olmak isteyenlerin geziyi ve günü iyi değerlendirmesi, gelecek rotasını ona göre belirlemesi gereklidir.

CHP, kendini güncelleyebilir mi? Zordur. Zordur ama olanaksız da değildir. Önce kendine bir rota çizecek, bu rota değişikliği nedeniyle zayıflayacaktır. İşte bu zayıf dönemde o yobazlar yine harekete geçeceklerdir. Eğer bunu aşmayı başarabilirse yeniden topluma umut verebilir.

 

get code for tracking website