ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

 

       SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE

       Gün gelir, sözün bittiği yerdesinizdir artık. Söylemek de, yazmak da zorlaşır zorbanın egemenliğinde. 25000 polis ve 50 tomayla işgal edilir bir kent. Kanayan yaralar oluşur gencecik bedenlerde. Ne bir şey yemek gelir aklınıza, ne de rahat bir uyku. Kafanızın içinde dolaşır durur bir soru; “NEDEN BU ZÜLUM?”

       Gün donar, zaman kalır olduğu yerde. Bu karamsarlıktan geriye kalan aydınlık bir umuttur yine de. Dizelere dökersiniz içinizi, en iyisidir diye.

       bu bir deli sevdadır
       öykünür denizin takaya aşkına
       tam da tan zamanı ağrıtır başımı
       -susuz ısırgan otları dalayan-
       siste fener sirenleri

       karamsarım kırılganım yorgunum
       kağşamış umutları üretmiyor yüreğim
       gücengen dostlarım mı aradı beni
       ışıksız kapılarda kaldım –sevinin-

       uzak gemilerden deniz getirsen de
       dilim yakarmaz tanrıya
       küskünüm

       Dün Nazım Hikmet’in ölüm yıldönümüydü. Türkçenin bu tartışmasız en iyi şairini ne kadar andık, daha da önemlisi ne kadar anladık?

       Nazım’ı, Bedrettin’le eşlerim ben. Bedrettin’i en iyi anlattığından mıdır, Bedrettin’in düşünü paylaştığından mıdır, bilemem. Aklıma ilk gelen ise;
       “yârin yanağından gayrı her şeyde
                                         her yerde
                                                hep beraber!
                                                   diyebilmek
                                                              için”

       dizeleridir. O dizelerdir ki, cenneti bu dünyada yaratmayı içerir. Tıpkı gezi direnişi günlerinde Gezi parkında küçük bir örneği kurulan yaşamdır anlatılan. İnsanlığın belki en büyüleyici sözcüğü olan “vicdan” sözcüğünde gizlidir ortaklaşmanın güzelliği.

       Bu güzel insanlara saldıran, onlara olmadık acıları tattıranlar kimdir peki? Onlar Nazım’ın
       “sana düşman, bana düşman
       üşünen insana düşman,”
dizelerinde betimledikleridir. Onları Ahmet Arif “Adiloş Bebenin Ninnisi”nde şöyle anlatır:
       Bunlar,
       Engerekler ve çıyanlardır,
       Bunlar,
       Aşımıza, ekmeğimize
       Göz koyanlardır,
       Tanı bunları
       Tanı da büyü

       Sözün bittiği yerde şiir girer devreye. Türkü girer, ağıt girer ve tümü birlikte yeşertir yepyeni bir umudu, karanlığın içinden.

     

       

no registration needed counter