ADAMIN BİRİ TATARA TİTİRİ
Ülkemizde çok uzun yıllardır üretilmiş yalanlarla propaganda yapılır. Benim bildiği ilk uyduruklar 1950’lerde İsmet İnönü’yü aşağılamak için üretilmiştir. Araştırmadım ama çok daha gerilere gidiyor olması doğal.
Sosyal medya, uyduruk bilgileri yaymak için internet öncesinde düşünülemeyecek kadar geniş bir araç oldu.
Alttan alta, kulaktan kulağa ya da sosyal medyada uyduruk haberler yaymak olağanlaştı ama bunu ülkeyi yönetenler yapınca doğrusu hayli komik oluyor. Komik olmasına bir diyeceğim yok da, dünyaya rezil olmamızın sıkıntısını ne yapsam.
Haydi, önceliği İslami amaçla yaratılan sosyal medya yalanlarına vererek bir göz atalım:
Koyunun postunda ya da domatesin içinde Arapça “Allah” yazıyor olması.
Havada asılı duran taş.
Neil Armstrong’un, aya ayak bastığında duyduğu ezan sesi
Mars’ta bulunan kubbeli yapılar. (Cami kastediliyor.)
Bir de Atatürk’le ilgili uyduruklar var.. Bunlardan en bazıları:
Che Guavere öldürüldüğünde yanında olan sırt çantasında NUTUK vardı.
“Bir gün, Birinci Cihan Harbi'nden sonra Ortadoğu'da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır… O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil, emperyalist güçlerin yanında yer alırsa, aynı akıbete kendileri uğrayacaktır… Ve Kurtuluş Savaşı'nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı, onların da hakkından gelecektir…"
“Şurası unutulmamalıdır ki, Türk âleminin en büyük düşmanı komünistliktir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir.”
Son herzeyi ise sayın Cumhurbaşbakan Erdoğan saldı ortaya. “Amerika’yı Kolomb’tan önce Türkler keşfetti.” Savın dayanağı ise Kolomb’un anıları. “Kolomb anılarında Amerika kıtasına vardığında bir Osmanlı mescidi görmüşmüş.” Oysa Kolomb’un anılarında anlattığı ise bir tepe. Osmanlı mescidine benzettiği bir tepe.
Bir cumhurbaşkanına bilgi verenler, verdikleri bilgileri çok iyi araştırmak zorundadırlar. Prof. Ünvanlı Fuat Sezgin diye biri yıllar önce yazmış “Amerika’yı Kolomb’tan önce Müslümanlar keşfetti” diye. Dayanaksız uydurukları bilgi diye vermeleri hem o kişiyi, hem de koskoca ulusu rezil eder.
Almanya’da yaşayan bir arkadaşımla yazıştım. Sosyal çevresi geniş, Almanlarla ilişkileri olan bu arkadaşım konunun alay konusu olduğunu, kendisinin de zor durumda kaldığını yazdı.
Bu durum bana bir laz fıkrasını anımsattı. 1970lerin başlarında bir Amerikalı ile bir Laz karşılaşır. Amerikalı, “bizler aya gittik” diye büyüklenip övününce Laz duramaz. “Biz de Güneş’e gideceğiz” der. Amerikalı, “Güneş çok sıcaktır oraya gidemezsiniz” deyince Laz yanıtı yapıştırır. “Öğle vakti gitmeyeceğiz ya, akşam serinliğinde ineceğiz.”
Aziz Nesin yaşasaydı; bu durum karşısında bir şeyler yazar mıydı, yoksa bunun daha ötesi olmaz deyip, mizah yazmayı mı bırakırdı, bilemem.
Bildiğim bir şey var; “Adamın biri; tatara, titiri..”
|