ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

               

  

ÇİÇEĞİ BÖCEĞİ YAZMAYACAĞIM
Bugün çiçeklerden, böceklerden yani suya sabuna dokunmayan konularda yazacak, son bölüntüde “işte böyle gazetecilik yapılması isteniyor” diye bitirecektim. Kusura bakmayın ama bu bir tür teslimiyet olacağından caydım.
*          *          *
Ortalık yine toz duman. Düne kadar –tam tamına bir yıl öncesine kadar- içtikleri su bile ayrı gitmeyenler, bugün boğazlaşıyorlar.
Olayın kimin haklı olduğu kısmı yok. Bu bir iktidar kavgası. Demokrasilerde iktidar kavgası hukuk zemininde yürütülür.  Bizde ise hukuk, egemene uyarlanarak yürütülüyor. Üstelik de bu durum yeni değil.
Geçmişte KCK, Ergenekon ve Balyoz davalarında olağanlaşan çağdışı uygulamaları yapanlar, günümüzde kendileri aynı konumdalar.
Zaman ve Bugün gazetelerinin yukarıda adlarını belirttiğim davalarla ilgili hele hele bu ülkenin vicdanlı insanlarının ortaya koyduğu büyük GEZİ DİRENİŞİ hakkında yazdıkları arşivlerde. Bunları burada yazmanın günü değil.
Tüm bunlara karşın, aydınlar kan davası gütmezler. Kim haksız saldırıya uğramışsa onun yanında olurlar. Bu ülkenin devrimcileri, solcuları “paralel yaftalamasıyla” yapılan hukuksuzluğu görüyor, karşı çıkıyor.
Bu da solcu olmanın getirdiği bir sorumluluk. Üstelik başkalarında görülmeyen bir vicdan üstünlüğü.
Şurasını da iyi biliyoruz ki; Zorba yönetimler muhalif istemezler. Muhalefeti her türlü yollarla ezmeyi kendilerine hak görürler.
Hitler döneminde yapılan uygulamayı en iyi anlatan sözlerin sahibi Emil Gustav Friedrich Martin Niemöller’dir. Önceleri Nazi sempatizanı olan Niemöller, sonrasında gördükleri ve yaşadıklarını değerlendirmiş ve Nazi karşıtı olmuş, 1937’de tutuklanarak toplama kampına götürülmüştür. İşte tüm dünyada bilinen Niemöller’in o ünlü sözü:
“Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”
Gazeteciyi yazdıklarından, sinemacıyı yaptığı filmden ötürü yargılamak kabul edilir bir durum değildir. Susmak, sıranın kendisine gelmesini beklemektir. Hukuku gözetmeyen yasalar, yanlılardan oluşturulmuş güvenlik ve adliyeler, Hukuk devleti değil kanun devletinin belirtileridir.
Adliyelerimiz bugün yeni bir sınavın eşiğindedir. Hukukun korunup korunmayacağını onlar belirleyecektir.
Hukuku savunmak, herkesin görevidir.

                  *          *          *
Bugün 17 Aralık. Tam bir yıl önce bugünün sabahında bambaşka bir operasyonla uyanmıştık. 17- 25 Aralık operasyonunda gelinen yer vicdanlarda kabul edilir değildir.
14 Aralık operasyonunun bir amacının da “17 Aralığın yıldönümünde gündemi başka yöne çevirmek” olduğunu iddia eden hatırı sayılır bir kitle var. Eskilerde bir mayıs öncesinde bilinen solcuların önde gelenleri toplanır, savcı ya da yargıç karşısına çıkarılmadan hatta ifadesi dahi alınmadan iki mayıs sabahı serbest bırakılırdı. Günümüzde gözaltına alınanlar bu kadar çabuk bırakılmıyor. Umarım, 14 Aralık bir gölgeleme operasyonu değildir.

     

 

       

Amazing and shiny stats