HESABI KİM SORACAK
Türkiye Büyük Millet Meclis soruşturma komisyonu AKP’li dokuz üyenin oyuyla dört eski bakanın yargılanmasına gerek olmadığı kararı verdi. Oysa yolsuzlukların aklanma yeri meclis değil adliyelerdir. Hele hele seçimlerde alınan oy sayısı hiç değildir.
Uzun uzun yazmaya, köşeyi bununla doldurmaya gerek yok. Bu konuya bile “darbe, kumpas” gibi gerekçe uyduranların vicdanlarının bile rahat olmadığını, olamayacağını düşünüyorum. Karar sonrası açıklama yapan komisyon başkanı, kendisine "vicdanınız rahat mı” sorusuna “rahat” yanıtı verirken vücut dili rahatsızlığını açıkça ortaya koyuyordu.
Bülent Arınç ise “daha sürecin tamamlanmadığı” yönünde açıklama yaparken, konuyu nasıl yumuşatarak geçiştirmeye çalıştığını belli etti. Sanki meclisten başka bir karar çıkması olasılığı varmış gibi…
Bu konuda içi rahat bir tek kişi olduğunu sanıyorum, nedeni ise; onun vicdanı olduğu konusunda derin kuşkularım olması.
* * *
Önümüzdeki seçimler haziranda ya da daha önceki bir tarihte yapılacak. Sınav takvimiyle çakışıyor olması ya seçimin, ya da sınavın tarihinin değiştirilmesini gerektirebilir.
Seçime beş ay var ama seçimler dendiğinde akla ilk gelen HDP (Halkların Demokratik Partisi).
HDP, seçimlere parti olarak gireceğini açıkladı. Tescilli HDP düşmanları hemen saldırı başlattılar. HDP, AKP’yi desteklemek için parti olarak seçime giriyormuş. Amaç baraj altında kalıp, AKP’nin anayasayı dilediği gibi değiştirmesini sağlayacak sayıda milletvekili çıkarmasını sağlamakmış.
Kendilerine ve halkına güvenmedikleri açıkça ortada. Tüm politik cephaneleri AKP karşıtlığı. Topluma sunabildikleri bir programları yok ki, seçmenden umudunu kesmişler.
Gelin, şimdi olasılıkları değerlendirelim. Varsayalım ki; HDP, seçimlere bağımsızlarla girdi.
CHP ve MHP’nin oylarında ciddi bir artışı bırakalım bir yana düşüş eğilimi olan bir ortamdayız. Yine insaflı davranalım ve son seçimlerdeki oy oranlarında kaldıklarını varsayalım.
Son seçimlerde AKP 327 milletvekili çıkarmıştı. HDP, bağımsızlarla seçime girse bile AKPnin mecliste anayasa değişikliğini halkoyuna götürecek 330 oyu bulması zor olmayacaktır. Halk oylamasında da büyük olasılıkla yüzde ellinin çok az üstünde de olsa kabul edilmesini sağlar. Böylece Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemini yasallaştırır. Yani Erdoğan’ın istediği olur.
HDP, parti olarak seçime girer ve yüzde on barajını aşarsa –ki aşma olasılığı yüksek- işte ancak o zaman AKP –siz Erdoğan anlayın- dilediği başkanlık sistemini sağlayacak oydan yoksun kalır. Yani, AKP’nin baskıcı devlet projesini engelleyecek tek güç HDP’nin seçimlerden başarılı çıkması ile oluşur.
Sonuçta; AKP’nin dilediğini yapamaması için HDP’nin parti olarak seçime girmesi ve barajı aşması ülke demokrasisi için zorunluluk durumudur.
HDP’nin Türkiye sosyalistleri, kadın hareketi, çevre hareketi, emek örgütleri, belki bunlardan da önemlisi Anadolu halkları ile ittifakını içeren “Yeni Yaşam” projesi, demokrasi için tek umuttur.
HDP’nin parti olarak seçime girmesini risk olarak görenler, bunun sonucu AKP’nin baskıcı yönetiminin azgınlaşacağından korkanlar, bu umuda destek verirlerse; HDP, daha da güçlü olarak meclise gelir, hatta AKP’nin iktidarına bile son verilebilir. Yoksa süreç yine işler ama onların tüm söyledikleri her zamanki gibi “havanda su dövmek” olarak kalır. |