İŞSİZLİK KİMİN DERDİDİR
Metal işçilerinin grevine bakanlar kurulu “Milli Güvenlik” gerekçesiyle iki ay erteleme kararı verdi. Gerekçeye bakın gerekçeye. Bu gerekçeye kargalar bile güler. Gerçek gerekçe kapitalizmin soygun düzenini korumaktır. Eğer işçiler grevle hak alınabileceğini öğrenirlerse, bu egemenler için hiç iyi olmaz. Çünkü bu gelişmenin çığ gibi büyüyeceğini çok iyi bilirler. Dahası, grevler işçileri politize eder, bilinçlendirir. Yalnızca ücret artışı ve işyerlerine ilişkin istemleri giderek ülkeyi yönetme talepleri durumuna gelir. Hele hele şimdilerde Yunanistan örneği ve gelmekte olan İspanya örneği de olunca grevci işçiler tam bir düşman olarak görülürler.
İcazetle grev olmaz. Grev yapılıp yapılmamasına işçiler karar verirler. Bu kararlarında ne kadar ısrarcı olabilirlerse o kadar kazanırlar.
Grev kırıcılığının bir diğer yöntemi de yedekte bir işsiz ordusu bekletmektir. En kötü koşullarda çalışmayı kabullenebilecek işsizler ordusu bulundurmak, kapitalizmin soygun yöntemini korumak için kullandığı bir silahtır.
Sahi, neden işsizler ordusu olur bilir misiniz?
Şu anki üretim durumuna göre 1000 kişinin her tür gereksinimini 400 kişinin çalışması karşılıyor. Neredeyse hiçbir teknolojinin olmadığı yıllarda oluşturulan -işçilerin büyük bedeller ödediği- 8 saatlik işgünü, teknoloji sayesinde üretimi kat kat artırdığı halde hala yürürlükte. İşsizliğin çözümü yeni işyerleri açarak çözülmez. Yeni işyerleri stoklanmış üretim fazlası demektir. Bu da hiçbir burjuvanın işine gelmez. Yani bu düzen işsizliği bilerek ve isteyerek yaratır.
Tek çözüm çalışma saatlerinin azaltılmasıdır. Böylesi durumda ne işsizlik kalır ne de üretim fazlası. Halkın çıkarına olan bu değişiklik, sömürenlerin yüksek ve insafsız sömürüsünün azaltılması demektir. O zaman ne saray saltanatları ne de sadaka ile avlanan insanlar kalmaz. Dini imanı para olanların böylesi bir değişikliği isteyerek kabul etmesini hiç kimse beklemesin. Bu ancak emekçilerin yoğun ve bedel ödemeyi göze alan bir mücadelesiyle olasıdır.
Haziran seçimleri öncesinde grev, hükümet için ne olursa olsun engellenmesi gereken bir durumdur. Zaten etekleri tutuşmaya başlamış iktidar ile gölge karşıtları, hiçbir programı olmayan birincil ve ikincil göstermelik muhalefet halkın söz ve karar sahibi olmasını istemezler.
Pireyi deve yapma ustası patron medyası, metal işkolundaki grevi, neredeyse görmeme diyebileceğimiz bir biçimde verdiler. Kınadığımı sanmayın. Kınamadım. Onların açısından, patronların düzenini korumaktır amaç. Bunun gereğini yapmakta da ustadırlar. Hem havuz, hem de yavuz medya, metal işkolu grevinde yan yanadırlar. Dünyada, on yıllardır dillendirilen 35 saatlik iş haftası ile ilgili bir tek yazı gördünüz mü patron gazetelerinde. Bir program ya da haber izlediniz mi havuz ya da yavuz televizyonlarında. Böyle bir mücadele olduğunu emekçilerden hep saklamadılar mı? Bırakalım patron medyasını, kendisine sendikacı diyen sarı adamlardan duydunuz mu 35 saatlik çalışma haftasını?
* * * * *
Yunanistan’da Çipras tabuları yıkıyor. Kendisine “Ege denizi Yunanlılarındır” diyen yurttaşına “”Ege denizi balıklarındır” diyebiliyor. Lüks makam araçlarını satıyor. İşten atılmış işçileri geri alıyor. Zaten ilk işi Pire Limanı’nın özelleştirilmesini durdurmak olmuştu. Şimdi bankalar dahil toplumsallaştırmaya hazırlanıyor. Yunanistan’daki azınlıklar ve tabii ki Türkler, ana dilinde eğitim yapabilecekler. Seçim barajı sıfır olacak. İşçiler rahatlıkla sendikalaşacak. Grevlerin önünde hiçbir engel kalmayacak.
Hani bizde bir gazete, “Çipras’ın 13 yıl AKP’yi izledik ve örnek aldık” dediğini yazmıştı ya. Doğrusu yukarıdaki uygulamalarına bakınca ben de inandım. Öylesine izlemiş ki; doğru olanın AKP’nin yaptıklarının tam tersi olduğunu görmüş.
.
|