ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

            Birkaç saattir “ne yazayım?” diye kıvranıp duruyorum. Oysa yazacak o kadar çok şey var ki. Ama yine de sıkıntıda olmamım bir nedeni var elbette.

            Son aylarda yazdıklarımın hepsi iç karartıyor. Bu güzel ülkemin gündemi hep kan ve gözyaşı mı?

            Kan ve gözyaşı o kadar önemli ki, arada küçük güzellikler olsa da insan o güzellikleri algılayamıyor bile.

            Ama ben bugün yine de güzelliklerden söz edeceğim. Bir zamanlar yazdığım şu küçük dizelerdeki gibi:

            “Tüm olumsuzluklara karşın
            Yine de sürüyorsa yaşam
            Güzellikler de yaşanmalı
            Bazılarına ve zorluklara inat”

            Sevgili dostum, usta şair Fergun Özelli’nin yeni kitabı Can Yayınları’ndan çıktı. Doğrusu beni de şaşırttı Fergun. Kitabı aldığımda bir baktım ki içinde şiir yok. Şiir yok ama şiir tadında, şiir gibi öyküler, öykücükler var. Öykücükler diyorum çünkü bazıları gerçekten çok kısa. Hele biri dört satırda dört tümce. Bu kısalıkta meramını anlatabilmek için işinin iyi ustası olmak gerekiyor.

            Fergun; “Sarhoş Kapı” adını koymuş kitabına. Okuma alışkanlığı olanlara, okumadan tat alanlara önerimdir “Sarhoş Kapı”.

            Sarhoş Kapı’da öyle gündelik olayların öykülerine rastlamayacaksınız. Sarhoş Kapı; ön kabullerimize ve içsel yapımıza saldıran bir yapıt.

***

            Bu sabah bilgisayarımı açtığımda bir bilgiye ulaştım. Kırk dört yıl önce Çorum ilköğretmen Okulunu birlikte bitirdiğimiz bir arkadaşım var; Necdet Özoğul. Söke’de yaşayan bu arkadaşımın kendisi gibi öğretmen emeklisi olan eşi Mahbube arkadaşımın uzun süredir istediği bir şeyi gerçekleştirmişler. Kendilerine doğayla uyumlu bir küçük köy evi yapmışlar. Bundan sonraki yaşamlarını burada geçirmeye karar vermişler.

            Ülkemin insansal değerlerini, bilimi hiçe sayarak yok eden eğitim sistemine çevrildiği bugünlerde ülkeyi aydınlatan insanların yetiştiği Köy enstitülerini ve ardılı olan Öğretmen okullarını bir kez daha anımsattılar bana.

            Eğitimde 76 ülke arasında 41. Sıraya inmişiz. Okuduğunu anlamayan, karşılaştığı sorunları çözemeyen insanlar yetiştiren bir eğitim sistemimiz var. Hele hele soru soran, sorgulayan insanlardan nefret ediyoruz.

            Tüm bunlardan sonra da teknolojik gelişmeler bekliyoruz. Kendi çocukları özel kolejlerde eğitim görürken, halkın çocuklarını İmam Hatiplere mahkûm eden yöneticilerden kurtulmadıkça önümüz daha da kararacaktır.

            Döndük dolaştık yine geldik kara yazılara. Bırakacağım bu yazıyı. Yazmayacağım karaları.

            İşte, iki küçük güzellik. Biri küçük dev bir yapıt. Diğeri, doğayı kucaklayan bir yaklaşım. Sizin olsun her bulduğunuz yere dikmekte usta olduğunuz beton yığınları.

            Bıktık sizden, betonlarınızdan, akıl ve mantık dışı inanışlarınızdan, bilim dışı eğitim sisteminizle yetiştirdiğiniz dindar ve kindar neslinizden.

            Gününüz ve yarınlarınız güzel olsun.

http://www.hitwebcounter.com/