ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

         “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü özellikle geziden sonra çok duyduğumuz bir sözdü. Önceki gün aynı sözleri bir polisten duyduk.

         Yok olası YÖK’ün kuruluş yıldönümünde, YÖK’ü protesto etmek isteyen öğrencilere saldıran polislerden biri söylüyordu bu sözü. Hem de bir gazeteciyi ters kelepçe ile göz altına almak istedikleri olayın anında.

         Bu sözler; bir yeni dönemin başladığına işaret ediyordu. Polis her zaman olduğu gibi kendini halkın değil, egemenlerin polisi olarak görüyor ve hukuk tanımazlığını açıkça belirtiyordu. Artık ülkemizde hiç kimsenin güvenliğinin olmadığını, adalet, hukuk, demokrasi gibi sözcüklerin yer almadığı bir düzenin başladığını belirtiyor.

         AKP’nin tek başına iktidar olmasının nasıl bir düzen getirdiğini ve getireceğini bilmek için müneccim olmaya gerek yoktu ama bunu bir de iktidarın polisinin açıkça söylemesi anlamayanların kafalarına dank ettirir mi bilemem.

 

          Bu ülkede son yüzyılda sivil demokratik başkaldırı olarak tanımlanabilecek iki olay gelişti. Ne yazık ki bu başkaldırıları ülkeyi yönetenler anlayamadılar. Bunlardan birincisi 16- 17 Haziran olarak anılan ve 1970 yılında DİSK’in öncülüğünde Devlet Güvenlik Mahkemeleri adıyla kurulmak istenen baskı ve zulmü meşrulaştırmak isteyen düzenlemeye karşı yapılmıştı. O dönemde başarılı olan bu direnişin acısı 12 Mart 1971 darbesiyle halktan çıkarıldı.

         İkinci sivil başkaldırı olayı ise GEZİ DİRENİŞİ oldu. Milyonların eylemi önce ses getirdiyse de Recep Tayyip Erdoğan’ın hukuksuz şiddeti ve örgütsüz, kendiliğinden oluşmasının getirdiği zafiyetle sönümlendi.

         İşte bu gezi eylemi sırasında çıkmıştı “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözü. O zaman demokratik bir içeriği vardı. Sahi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş o günlerde “bundan sonra otobüs duraklarının yerini bile halka soracağım” demişti. Unutuldu gitti Topbaş’ın bu sözleri. Bugüne dek hiçbir şeyi ne sivil toplum kuruluşlarına ne de başkalarına sormadılar. Seçimlerde aldıkları oyları halka sormak mı anladılar acaba?

***

         Demokrasi halkın verdiği mücadeleyle kurulur. Kimse kimseye durup dururken hak vermez. Alınan her hakkın mutlaka bir ödenmiş bir bedeli vardır.

         İş bedel ödemeye geldiğinde bu ülkenin demokrasi güçlerinin ödediği bedelin boyutları hayli fazladır. Demokrasi için binlerce can veren, on binlercesi zindanlarda işkencelerden geçmiş bir halkın bireyleriyiz. Kazanımlarımız da oldu elbette ama en son Ankara’da 102 arkadaşımızı alan bombalamaya karşın bu mücadele sürüyor, sürecek.

         O sözleri söyleyen polis de biliyor bunları. O polise o sözleri söyletecek ortamı hazırlayanlar da. Yine de baskılarını ve hukuksuzluklarını sürdürüyorlar, sürdürecekler. Çünkü korkuyorlar. Çok ama çok korkuyorlar. Kendilerinden ve düzenlerinden hesap sorulacağını bildikleri için korkuyorlar. Yaptıklarının yanlarına kalmayacağından korkuyorlar. Hesap gününü geciktirmeye çalışıyorlar ama şunu bilmiyorlar ki hesap günü ne kadar gecikirse korku içinde yaşadıkları günlerin sayısı da aynı oranda artacak.

         Tarihin çarkı geriye dönmez. Zulmün ve soygunun iktidarı sonsuza dek nerede yaşamış ki burada yaşayabilsin. Er ya da geç bu ülkede de güller, karanfiller, papatyalarla birlikte rengârenk çiçekler açacak.

http://www.hitwebcounter.com/