KİME GÜVENECEĞİZ 16 Kasım 2015
Kim istemez güzel bir şeyler yazmayı. Hafta içinde katıldığım Şair Ayhan Çıkın’a vefa toplantısından uzun uzun söz etmeyi, hafta başında okuyana moral vermeyi kim istemez? Gel gör ki yaşananlara gözlerini kapatamıyor insan.
Günün başında yazdığınız yazı, bırakın ertesi günü çıktığında güncelliğini korumayı, daha aynı günün akşamında yerini başkasına bırakıyor. Gündemde kalan yalnızca acı, gözyaşı, zulüm ve ölüm.
IŞİD’ın Ankara saldırısında kıvırtıp suçu başkalarına atmak için ortaklıklar uydurup, dört gün sonra olay yerine gidebilenler, Paris saldırısında birkaç saat içerisinde yataklarından kalkıp, canlı yayınlarla ekrana çıkıyor.
TV’lerde ve sosyal medyada Silvan’dan çıkan askerlere halkın tepkisini ve askerlerin yüzlerinden okunan ruhsal yapılarını izledim. O askerlerin insan olmalarından kaynaklı saygımdan paylaşamadım görüntüleri.
Bu ülkeyi yönettiğini sananların o görüntüleri izlediklerini umarım. Ülkenin içinde olduğu durumu en iyi anlatan görüntülerdi. Bir ülkenin nasıl bölündüğünün göstergesiydi o görüntüler. Bundan böyle; ne o halktan, ne de o duruma düşürülmüş askerlerden birbirlerini sevmeyi bırakalım bir yana, birbirlerine saygı duymayı beklemek ancak bir düş olur. İşte bir ülke ancak böyle bölünür. O ülkenin ordusunu ve özel güvenlik güçlerini bir işgal ordusunun bile yapmaktan çekineceği eylemin içine sokacaksınız, 12 gün boyunca binlerce kişiyi aç susuz evlerine, mahallelerine hapsedeceksiniz, cana kıyıp (isterse suçlu olsun, yargısız infaz yapmaya kimsenin hakkı yoktur) ortalığı harabeye çevireceksiniz, sonra da bunları güvenliği sağlamak için yaptığınızı söyleyeceksiniz.
Acı olan nedir biliyor musunuz? Bu masallara inanan milyonlarca insanın da bulunması. İşte söz burada tükeniyor. Belki sosyologlar bir açıklama getirebilirler bu toplumsal aymazlığa.
Şimdi birileri bana anlatsın kime, kimlere güvenebileceğimizi. “Bir tek suçsuzun acı çekmemesi için yüzlerce suçlunun cezasız kalması esastır” diyen hukuk kuralının nerde kaldığını.
Hukuk denince akla doğal olarak yargıçlar geliyor ya, orada da durum fecaat. Bir yargıç dostum paylaşmış. Aynen buraya alıyorum:
HSYK seçimleri öncesi hâkim ve savcılar arasında yapılan bir anketi gözden kaçırmışız. '' Devir çıkar devri, kim benim çıkarıma iş yaparsa bende onun çıkarına yaparım. Bu işin onuru, saygısı olmaz '' diyen %2 ye yakın insana hâkim - savcı diyoruz biz.
Buyrun;
Konu: HSYK seçimleri ve tercihleriniz - mali haklar Anket Sorusu:
Seçimden önce hâkim ve savcı maaşlarına zam yapılması halinde, hükümetin desteklediği adaylara oy verir misiniz?
Ankete Katılan Meslekler: Hâkim + Cumhuriyet Savcısı
Ankete Katılan Kişi Sayısı:2247
O y l a r ı n d a ğ ı l ı m ı:
1-Evet maaşıma zam yapılması halinde hükümetin desteklediği adaylara oy veririm: 315 % 14,0
2-Kesinlikle hayır. Maaşıma zam yapılsa bile kime oy vermek istiyorsam ona oy veririm. Kararıma etkisi olmaz: 671 % 29,8
3-Şu anda kesin bir şey söyleyemem, zam yapılsın bir kere, belki zam hatırına hükümetin desteklediği adaylara oy verebilirim: 196 % 8,72
4-Hiç bir şey demiyorum. Oy ve maaş ikileminin hâkim ve savcılara saygısızlık olduğunu düşünüyorum: 1025 % 45,6
5-Devir çıkar devri, kim benim çıkarıma iş yaparsa bende onun çıkarına yaparım. Bu işin onuru, saygısı olmaz: 40 % 1,78
Yorumu siz yapın.
|