SU İSTİYORUM HEVAL SU 01 Şubat 2016
Bodrumda yirmi sekiz insan. Üzerlerindeki dört kat yapı bombalarla yıkılmış yedisi cansız yirmi sekiz insan. Bu yazının yazıldığı pazar sabahı dokuz gündür bekliyor, bekletiliyor.
Dört olan ölü sayısı, onca çağrıya karşın yedi oldu. Dokuz gündür cankurtaranlar (ambulanslar) ulaşamadı, dokuz gündür sağlık görevlileri ilkyardım yapıp hastaneye kaldıramadılar. Son birkaç gündür ise tepelerine yağan bombalar altında “SU” diyerek inlemekteler.
Söz konusu olan su. Ölmek üzere olan yaralıların istediği bir bardak su. Bundan öte ne söylenebilir ki; bir bardak su ulaştıramayanlara.
Analar var dışarıda. Analar, o enkazın altında oğulları olan analar. Onların çektiği zulüm, ölümden ötedir. Oğulları, kızları bir bardak suya muhtaç kaldığını bilen analar. Çocuklarının her geçen an ölüme bir adım daha yaklaştığını yüreğinde duyan analar. Bu anaların ahları var.
Adres tam belirlenememişmiş ve benzeri bir dolu sudan gerekçe. Hiç gülecek halimiz yok. Ne kadar saçmalanırsa saçmalansın, hiç ama hiç gülecek halimiz yok. Bırakalım gülmeyi yüreğimizi soğutmamız bile olanaksız. Biz, en gizli adresleri bile ne kolaylıkla bulduğunuzu biliriz.
Devletin ilk görevi, yurttaşının canını korumaktır. Yalnızca kendi yurttaşının değil, sınırları içindeki tüm insanların canını korumaktır. Yaralı insanlara – velev ki en ağır suçu işlemiş olsun- en kısa zamanda, tedavi göreceği koşulları sağlamaktır. Cezalandırmak güvenlik güçlerinin işi değildir. Olması gereken; eğer suçluysa, tedaviden sonra yargıya teslim etmektir.
Varsayalım devletçe öne sürülen tüm gerekçeler doğru. Varsayalım, yararlıları almak üzere gideceklerin can güvenliği sağlanamıyor. İki saatliğine geri çekin güvenlik güçlerinizi. Orada analar beklemekte. İzin verseniz analar alıp gelir tüm o insanları. Ayıbı bize kalır diye mi yapmıyorsunuz? Üzülmeyin, birkaç vicdansız faşist dışında kimse ayıplamaz sizleri, o yaralıları alamadınız diye. Hatta insanları ölüme terk etmediğiniz için değer kazanırsınız.
Cizre’de devlet kendini hiçliyor. Hiçbir gerekçe bu gerçeği ortadan kaldıramaz. Yazık. Çok yazık.
Neyi anlatayım. Bir bardak suyu bulamayan yaralıların dokuz gündür sağlık yardımı alamadığı ülkede sözün işlevi olmaz.
Söz; kulağa değil, kalbe söylenir. Kişinin vicdanı varsa o sözü duyar. Vicdan yoksa kişide; sözün bir karşılığı olmaz ve söz biter…
Söz biter; geriye boğazlarda düğümlenen bir yumruk, gözlerde buğulaşan bir ıslaklık ve vicdanı olanın beynine işleyen bir çığlık kalır:
“SU İSTİYORUM HEVAL, SU.” |