Haftada bir yazmak, güncel olayların güncelliğini yakalayamamak anlamına geliyor. Bir olay hakkında yazmayı düşündüğünüzde, o olay hakkında neredeyse yazılmamış hiçbir şey kalmadığını görebiliyorsunuz.
Geçtiğimiz haftayı da yine şiddeti konuşarak geçirdik. Ankara saldırısı oturdu gündemin başına. Nasıl oturmasın ki; kitle katliamı bu. Kolay mı sendromunu atlatmak.
Geçen hafta şiddeti yazmıştım. Şöyle bir baktım; önceki yazılarımda da, birçok kez şiddeti yazmışım. Şu altmış beş yıllık yaşamımda şiddeti yaşamadığımız bir zaman dilimi görmedim. Şiddet yaşamımızın bir parçası olmuş. Ne yazık.
İşin en kötü yanı nedir biliyor musunuz? Şiddetin kaynağına ilişkin devlet yetkililerince yapılan açıklamalara olan güvensizlik. Ölçmedim ama gözlemlerime dayanarak rahatça söyleyebilirim ki, toplumun çok büyük bir bölümü yapılan açıklamalara kuşkulu bakıyor, daha açık bir deyişle inanmıyor. Kim haksız diyebilir ki?
Toplumdaki algıları değiştirmek adına olmamış olayların bile şırınga edildiklerini gören/görebilen insanların inanmasını nasıl bekleyebilirsiniz. “Kabataş yalanı” olarak adlandırılan olayı anımsar mısınız? Hani Gezi direnişi sırasında başörtülü bir kadına yapılan hakaret ve saldırı yalanını. 2013 yılından bu yana kaç Cuma geçti, o görüntüler hala yok.
Ya “camide içki içtiler” suçlaması. Unutuldu mu sanılıyor. Cami görevlisi “olayı görmedim” dedi diye sürülmedi mi?
Başkaları da var tabi. Örneğin; 6-7 Eylül olaylarına neden olan “Atatürk’ün evine bomba atıldı” yalanı. Örneğin; Çernobil faciasından sonra “çayda radyasyon yok” yalanı. Yazın google’a göstersin diğerlerini.
Bir de devletin toplumu yönlendirmek için yapıp, istemediklerinin üzerine attığı suçlar var. Örneğin; 1970 yılında yanan İstanbul Kültür Sarayı. Önce solcuların yaktığı söylendi devletçe. Yıllar sonra, böyle olmadığı çıktı ortaya. Solcular yakmamıştı. Yine aynı yıllarda bir vapur yangını da aynı biçimde fiyasko oldu.
Elbette bilmediklerimiz de var. Bizans döneminde kalma oyunlardır bunlar. Bizans’tan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne kalmıştır tahrik için olay çıkarıp, karşı tarafa yüklemek ya da olmamış olayları olmuş gibi göstererek muhalifleri suçlamak.
Dönelim günümüze. Hakkında yayın yasağının itfaiyeden önce geldiği Ankara katliamına. Kim yaptı, neden yaptı konuşmak yasak. Yasak olmasa da ben bunu bilecek istihbarata sahip değilim. O nedenle de o yönünü tartışmam. |