ŞİŞE BALIĞI
Bu yıl Seferihisar denizi bereketli. Geçen yıllarda boş döndüğüm çok olurken, 2016 kıyıdan balık avlamanın neredeyse boş dönülmediği dönem oldu.
Akşam tutuğum olta balıklarını yerken takıldı aklıma çocukluğum. Olta kullanmaya bile başlamadan öncesi vardı, balık avcılığımın.
Şimdilerde çok kimsenin gerek olmadığı için bilmediği teknikler vardır. Bunlardan birini derelerde yavru balık yakalamak için kullanırdık. Rakı şişesinden kavanoz yapmayı.
Derelerin en sığ yerlerinde, daha büyük balıklara yem olmamak için bulunur boyları üç ile beş santimetre arası olan balık yavruları.
Beş altı yaşlarında, Toplu deresinde ya da Karasu Çayı'nda bu balıkları yakalar, evimizin çevresinde topraktan sızan suların oluşturduğu birikintilere bırakırdık. Sözde burada büyüyeceklerdi ama o, derinliği beş altı santimetre olan sularda öncelikle kediler avlarlardı bu balıkları. |
|
İşte bu balıklara biz “şişe balığı” derdik. Bu adın, onları yakaladığımız ve taşıdığımız dar boğaz bölümü kesilmiş rakı şişelerinden geldiğini sanıyorum. Peki; rakı şişelerinin dar boğaz bölümünün nasıl kesildiğini bileniniz ya da anımsayanınız var mı?
Rakı şişesinin, boğaz bölümünün bittiği, en geniş yerinin başladığı yere çoğunlukla gazyağı bazen de ispirto emdirilmiş kalın pamuk ipliğini bağlardık. Sonra bu ipliği tutuşturur, tümüyle yakardık. Şişenin üst bölümüne hafifçe vurduğumuzda ip sardığımız yerden ustalıkla kesilmiş gibi ikiye ayrılır. Alt bölümü artık bir kavanoz ya da uzun bir bardak biçimindedir. Kesme yeri o kadar iyi kesilmiştir ki, insanın elini kesecek hiçbir pürüz olmaz.
İşte adına şişe balığı dediğimiz küçük balık yavrularını yakalamak için kullandığımız ve o balık yavrularına şişe balığı denmesini açıklayan araç böyle hazırlanırdı.
Kamarga, balık otu, olta, sepet ve elle balık avlama yöntemlerimi de daha sonra anlatayım.
AYHAN ALTAY